"Ne?" oldu ilk tepkim. "Evet öyle." dedi. "Milli savunma bakanı mı? Beni ilk olaylar başladığında sürekli aradı ama sonra ulaşamadım ona. İnanamıyorum, bu bilgiyi nereden biliyorsun, emin misin?" dedim. "Evet eminiz. Birkaç kaynaktan doğrulattım. Sürecin nasıl işlediğini anlatayım sana." dedi. Dinlemeye başladım. "Emre milli savunma bakanının her yerde kolu var. Burada silahlarla seni karşılamamızın nedenlerinden birisi bu. Başka birini bekliyorduk biz. Ceyhun'u karargaha o atadı ve onun olayları başlattığını anladığımızda karargahtaki herkes potansiyel suçlu konumuna geçti.
Durum şu ki iksirinin haberi ilk alındığında bakan hemen harekete geçip güvenebileceği has insanları toplayarak toplantı yapıyor. İksirin dağıtılmadan evel sürecin her anından haberdar olup nerelere ulaşacağı hakkında bilgi sahibi oluyor. Şöyle bir ek bilgi var. Amacı başlangıçta zombiler doğurmak asla değildi. Oda bunu beklemiyordu. Bir bekleme süresinde iksire müdahale ekibi kuruyorlar. Amaçları Dünya'ya bir virüs yaymak ve salgınla nüfus azaltımı sağlamak. İksirinin çok tutacağını biliyorlardı. Ona göre planlama yaptılar ve sonra ilk deneylerde inanılması güç durumun farkına vardılar. Değiştirilmiş iksirin ısırdıkları zombiye dönüşüyordu. Bunu şans eseri keşfettiler ve özel ortamda yüzbinlerce uçan hayvanı iksire maruz bıraktılar. Ama atladıkları şey panzehire sahip olmamalarıydı. Kontrolden çıkınca son çare seni yanlarında istediler." dedi. O yüzden beni tutuklattırmak istedi. Panzehiri bulunca beni öldürtecekti diye düşündüm ve "Peki şimdi nerede?" diye sordum. Güldü ve "Seni bekliyor, onu yakaladık. Yüzleşmek ister misin?" dedi...