Profesör Charles ve Halam Yui Ayağa kalktılar
Profesör Charles sert bir tonla "Çabuk Güvenli Alana koşun!"
hepimiz onları takip etmeye başladık, bir yandan hızlıca güvenli alana doğru koşarken bir yandan da binanın büyük pencerelerinden dışarıya baktım, 2 yerde yangın çıkmış insanlar güvenli alana koşuşturuyor ve havada baskını düzenleyenlere ait 2 tane Havahopter ve aşağıda gruba ait kişiler vardı. Bir anda arkamızda kalan büyük pencereden içeriye 3 tane baskıncı girdi, yui halam ve profesör charles durdular
Yui Halam arkasına bana baktı "Berwick! Charles ile ben burayı hallederiz! Sen diğerlerini güvenli alana götür!"
Bir yandan halama baktım bir yandan grup üyelerine endişe edecek vaktimiz yoktu soğukkanlı olmamız gerekiyor, ayrıca babamın aksine halam her ne kadar sıradan bir profesör gibi gözükse de 'Psişik büyülerde' Uzmanda birisi, aynı zamanda Profesör Charles Etrafta bilinen eski bir Kılıç Ustası. Evet ne sandınız? Normal bir Slice of life serisi falan mı?
Yui halam 3 baskıncıyı da yerlerine sabitledi, o sırada Profesör charles çevik ve keskin hareketlerle elini kullanarak 3 baskıncıyı da bayılttı
Bizde koşmaya devam ettik, fakat Lisa Yorulmuş olmalı Grubun biraz arkasında kaldı. Ben diğerlerine gitmelerini işaret ettim.
Lisa nefes nefese olduğu yerde toparlanmaya çalıştı "Ben...Huff...yetişirim siz gidin..."
"Salaklaşma!" *ani bir kararla ve adrenalinin etkisi de sağ olsun lisayı sırtladığım gibi koşmaya başladım.
*Lisa utanmış bir şekilde bir yandan sırtıma arkadan vurmaya başladı* "N-Ne yapıyorsun! Bırak beni h-hey! Eteğim çok kısa! Külotum Gözükecek!!"
Vurmasıyla biraz yalpalandım ama toparladım "Vurmayı kes seni salak! Benden büyük olsan da bazen kafanda 8 yaşındaki bir çocuk varmış gibi davranıyorsun, eteğin külotun sırası mı şuan! Adamlar baskın yapıyor baskın! Ayrıca madem kısa niye giyindin?!"
Lisa kızgın ve utanmış bir şekilde bağırdı "APTALWİCK!! GERÇEKTENDE APTALLARIN APTALISIN!!" Hala çocuk gibi sırtımda çocukça hareketler yapıp duruyordu, bir süre sonra yorulmaya başladım ve onu indirdim, zaten güvenli alana çoktan yaklaştık koridoru döndüğümüz gibi karşımızda olacak.
Soluklanmaya başladım "Huff…ne kadarda ağırmışsın se-" Cümlemi tamamlama kalmadan Lisa kalçama sert bir tekme attı ve beni yere düşürdü.
Tripli ve sinirli bir şekilde bana baktı "Kadınlarla nasıl konuşulacağını öğren ilk, seni gerizekalı!" Bana tekrar baktı hala yerde yatıyordum, fakat bir anda yumuşadı ve elini bana uzattı, yüzünde hafif bir kızarıklık vardı
"Şey Acıtmadı değil mi?" Yavaşça elini tuttum, eli normalden daha sıcaktı. Ayağa kalktım ve üstümü elimle silktim. Lisa hala bana utangaç ve yüzü kızarık şekilde bakıyordu
"Beni taşıdığın için minnettarım, Başkası olsa yapmazdı sanırım…bir de" *Ellerini karın hizasında birleştirdi ve oynamaya başladı* "Gördün mü?"
*Şaşkın bir ifadeyle* "Ha? Neyi gördüm mü?"
Sonradan kafama dank etti, fakat ben sübyancı ve ya sapık olmadığım için tabii ki de öyle bir şey yapmadım yani gördüğüm tek şey mermerden yol büyük pencereler lisanın arkası ve beyaz çizgili- Öhm
*Kendimden emin ve ciddi bir şekilde lisaya bakarak* "Görmedim merak etme, öyle bir şeyi yapmam bir kere!"
*Lisa nazikçe başını salladı* "Anladım.."
"Hadi gidelim, bu köşeden döndüğümüz gibi güvenli bölgedeyiz" Lisa başıyla tekrar onayladı, tam köşeyi döndüğümüz sırada
"BERWİCK DİKKAT ET!"
Bu sesi duymamla sol omzumda hafif sıcaklık ve ıslaklık hissetmeye başladım sonrasında gelen ani acıyı da unutmazsak tabii, omzundan vuruldum fakat lisayla koşmaya devam etmeliydim, Lisayı arkasından ittirerek güvenli bölgeye ulaştırdım kendim tam girecekken bu sefer sağ bacağımdan da vuruldum ve tökezleyip yere yuvarlandım "BERWİCK!!!!!"
"AAARRRGHH!! ACIDI LAN ŞEREFSİZ!"
Xilonen omzuma girdi ve shuyla birlikte beni güvenli bölgeye soktular ve kapıyı mühürlediler, bu kapıyı atom bombası bile patlatsalar açamazlar
Lisa hemen kendine geldi "Yere yatırın onu! Yaralarıyla ilgilenicem!"
Beni yavaşça yere yatırdılar, Lisa Şifa Ve Aydınlık büyülerine çocukluktan beri çalışıyormuş ve kutsal bir şifa rünüyle dünyaya gelmiş, o kadar ki duyduğuma göre aile dostlarından birisinin kolu kopmuş ve lisa kopan uzvunu saniyeler içinde iyileştirmiş.
Lisaya yavaşça baktım, gözleri dolmuştu fakat iyileştirmeye devam ediyordu "Tch. Baskını yapanlar bilgili kişilermiş, şifa büyülerinin yapılmasını zorlaştıran karagöz kristallerinden mermilerle vurmuşlar resmen! Biraz uzun sürecek ama ölmeyeceksin merak etme"
"ölmek mi?" *Aptal sırıtışımı gösterdim* "Paintball'a gitmişim gibi hissediyorum bunlar beni öldüremez bir kere tehe- Agh tabii acı hariç."
*Lisa söylediğim sözden sonra biraz rahatlamış gibi olsa da bana hafif kızgın bir tavırla* "Şakanın sırası mı cidden?"
Bir süre sonra lisa beni iyileştirmeyi başardı hafifçe ayağa kalktım, gerçekten de ne acıdan nede yaradan iz vardı. Uzuvlarımı esnettim "Gerçekten de etkileyici, Teşekkür ederim Lisa"
*Lisa tebessüm edip başıyla onayladı* "Rica ederim"
Bir anda güvenli alandaki büyük haber paneli açıldı, baskıncılar çoğu yere çoktan girmişti bile, savaşmayı bilen öğretmenler öğrencileri savunuyordu, içlerinden halamı ve Profesör charleside gördüm, gerçekten de çoğu baskıncıyı etkisiz hale getirmişlerdi bile ama yavaş yavaş enerjileri tükenmeye başlamış gibi gözüküyordu. Tam daha fazla baskıncı geliyordu ki bir anda gökyüzünden devasa bir yıldırım mızrağı havahopteri deldi geçti
'Bakın yoksa bunlar' 'EVET BUNLAR ONLAR, GARDİYANLAR GELDİ MİLLET!'
Güvenli alandaki herkes heyecanlanmış ve sevinmiş görünüyorlardı bir anda sevinç haykırışları yükselmeye başladı. Gardiyanlar… tam adları Çoklu evrenler gardiyanları diyebiliriz, evrenlere asayişi getiren, bindiğimiz o trenin bağlı olduğu solucan deliklerini ayarlayıp güvenliklerini sağlayan ve yeni keşfedilmemiş diyarları keşfeden ekip. Gerçi benim ilgimi pek çekmiyorlar.
Gardiyanlar bir anda akademiyi sarmaya başladılar ve baskıncıları etkisiz hale getirmeye başladılar, içlerinden bazıları sanırsam popüler olanlardan olacak izleyenler adlarını haykırıyorlardı.
'Altın Çicek Freya bu!!' 'Ez ve geç onları' 'OF KARIM GELMİŞ!' 'Ne karısı lan benim karım o!'
Birkaç saat sonra akademiyi baskıncılardan temizlediler, Elebaşları biraz zorladı fakat en sonunda onu da etkisiz hale getirince, güvenli alanın mühürlü kapısı yavaşça açıldı ve herkes dışarıya akın etmeye başladı.
Çıktıktan birkaç dakika sonra Halamı gördüm ve lisayla yanına doğru koştuk, Halam beni görünce direkt sımsıkı sarıldı "Berwick! Siz çocuklar iyi misiniz?"
O kadar sıkı sarılıyor ki kaburgalarım kırılacak gibi
"E-evet iyiyim hala, fakat daha fazla…sarılmaya devam edersen iyi olacağımdan emin değilim.."
Anlayacak olmalı bana sarılmayı yavaşça bıraktı ve kıyafetlerimde oluşan delikleri gördü bir anda endişelenmeye başladı "Bunlar ne! Ne oldu sana! Nasıl oldu bu! Acıdı mı! Kim yaptı sana bunu! Off Babana ne diyecem ben şimdi!"
*Sakinleştirmeye çalıştım* "Hey hey sakin ol hala, ben turp gibiyim, ayrıca"
Lisaya baktım ve nazikçe onu işaret ettim "Ayrıca Lisa benle ilgilendi, bak turp gibiyim hatta sırtımda oluşan ağrı bile gitti"
Lisa biraz gururlanmış ve hafif şaşkın bir ifadeyle baktı sonrasında arkada Diğer insanları kontrol eden ve baskıncıları tutuklayan gardiyanlara göz attı
Profesör Charles "Projenizi şu anlık ertelendi, Bay Berwick. Fakat unutmayın bu sefer eğer geç kalırsanız-"
*Omuz silktim ve iç çektim* "Evet evet biliyorum komple bırakırsınız" Bana ciddi bir şekilde baktıktan sonra arkasını döndü ve yavaşça revire doğru gitmeye başladı. Gerçekten şimdi sırası mıydı bu konuşmanın be adam?!
Halamda revire gideceğini söyleyerek bizden ayrıldı, Lisayla birlikte yavaş yavaş akademiden çıkıp tren istasyonuna doğru yol olmaya karar verdik, Lisa yavaşça önüme geçti ve bana doğru bakarak geri geri yürümeye başladı
"İnanılmazlar değil mi? Gardiyanlar… Onlar olmasa belki de hepimiz şuan sağ salim olamayabilirdik."
*Pek ilgimi çekmemiş bir şekilde* "İşleri o zaten yapmaları gerekiyor, ayrıca hiçbirinin olmamasını yeğlerim barışçıl ve sakin hayatımdan önceden dediğim gibi memnunum ben."
*Biraz tripli ve kızgın şekilde suratıma baktı* "Cidden nasıl ilgini çekmiyor bunlar anlamıyorum, Ah insanları kurtarıp onlarla ilgilenmek, yeni evrenleri herkesten önce keşfetmek… Bunları yapabilmek seni hiç heyecanlandırmıyor mu? Hem seyahate bakış açın hem de bu… Gerçekten de çok değişik bir tipsin..."
*Omuzumu silktim* "Meh hayır, Heyecanlandırmıyor."
Ciddi anlamda heyecanlandırmıyordu. Sonuçta Büyülü fantastik savaşlar olmasa da zamanında çokça savaş verdim. Tabii Şuanda Önceki hayatımdan farklı olarak bir aileye, dostlara ve güzel imkânlara sahip olmam beni biraz yumuşattı desem yeri. Önceden olsa o mermileri yediğimde bırak acımayı adamların üstüne üstüne koşardım…
"Hey söylesene, Mezun olduğunda sonuçta Akademiden mezun olan en genç kişilerden biri olacaksın, ne yapacaksın?"
"Bu ani soru da neyin nesi?"
Yürürken bir yandan da düşünmeye başladım "Bakalım… Yani Müzisyenliğe devam etmek isterim, hayalini kurduğum bir şey sonuçta… Peki sen?"
Hafif bir tebessümle göğe doğru baktı ve yürümeye devam etti… Çoktan akşam olmuştu bile ve yıldızlar gerçekten de bize görsel şölen sergiliyordu…
"Onlardan biri olmak istiyorum… Yani gardiyanlardan, Şifa gücüm var Işık büyülerinde ustalaşmam gerek ama halledeceğime inanıyorum, insanları en azından destek ekip rolünde destekleyebilirim…"
"Anladım… Açıkçası güzel bir destekçi olursun."
Tren istasyonuna vardık ve son saatin trenine bindik, 2 saat sonra gece 10 sularını gösterdiğinde evrenimize geri döndük ve yavaşça evlerimize doğru yol almaya başladık. Evlerimiz arasında 2 kat mesafe olsa da yolun yarısına kadar aynı istikametten gidiyoruz. Lisa bir süre sessizliğini sürdürdü, bende bu sessizliği kırmalıydım
"Şey, Bugün beni iyileştirdiğin için gerçekten de teşekkür ederim. O sıra söyleyememiştim ama cidden çok iyi geldi…"
*Lisanın yüzünde hafif bir tebessümle kızarıklık belirdi* "Bir şey değil, ayrıca beni o sıra korumasan o yaraları belki de ben alacaktım, şifa büyüm her ne kadar güzel olsa da, kendimde kullanamıyorum."
Biraz şaşırmış bir şekilde baktım, ve iyi ki onu korumuşum. Yol ayrımına geldiğimizde birbirimize baktık
"Yarın haberleşiriz Lisa, Dikkatli git olur mu?"
Lisa kafasıyla onayladı, arkamı tam döndüğüm anda lisa koşarak bana geldi ve yanağıma öpücük kondurdu. O an kalbim hiç olmadığı atıyordu fakat ani bir reflekse bir adım geri çekildim ve utanmış bir şekilde lisaya baktım. Oda utanmıştı "Yarın Haberleşiriz…"
Bir anda kendi evine giden istikametten koşmaya başladı, bense birkaç dakika öylece kalakaldım.
Eve gidene kadar kafamda bozuk plak gibi o an dönüp durdu, bizim lisa ve ben mi? Ben 16 yaşındayım o ise 21 yaşında güzel bir hanımefendi… cidden ben mi? Onca kişinin arasında… Amaaan boş versene kendime hafif bir tokat attım ve kendime geldim, bazen çok düşünmek insanı cidden yoruyor. Birkaç dakika sonra eve vardım, kapıyı açtım
"Ben geld-" Bir anda illya ağlayarak bana koştu ve sımsıkı sarıldı, aynı şekilde ablam yukari ve Arden abimde endişe içinde geldiler
"Berwcik abi!" "Berwick kardeşim! İyi misin?!"
*Vücudumu kontrol etmeye başladılar bende hafif sırıtarak* "Hem de hiç olmadığım kadar iyiyim Turp gibiyim Ahahaha! Ahahahahaa!"
Şaşkın bir ifadeyle bana baktılar, sonrasında içeriye geçtik, Babam oturmuş oyun oynuyordu, beni görünce ayağa kalktı yanıma hızlıca geldi
"Eh turp gibi işte bu" Ablam babamın kafasına bir tane yumruk indirdi "NASIL BABASIN LAN SEN!" ablamı sakinleştirdik, gereksiz bir tepkiydi faka bir yandan yerinde gibiydi, cidden nasıl bu kadar soğukkanlı olabiliyor bu adam hayret ediyorum.
Ablam sakinleştikten sonra olanları anlattım, içlerine azda olsa su serpildi fakat hala endişeli görünüyorlardı. Fakültenin 1 hafta ara verdiğini söyledikten sonra karnımın bir aslan gibi kükremesiyle konuşmayı sonlandırdım. Ablam çoktan nefis yemekler yapmıştı hepsini kıtlıktan çıkmış gibi yedim, duşumu aldıktan sonrada odama geçtim, cidden yorucu bir gündü. Yatağa kendimi bıraktım ve tavanı seyretmeye başladım. Sonrasında gözlerim yavaşça kapanmaya başladı.
'Zırr….Zırrr…Zırr…'
Gözlerimi açtığımda etraf kapkaranlıktı, telefonumun titreşimine uyandım, telefonuma baktığımda Bilinmedik bir numara beni arıyordu ve saat gece 2:10 u gösteriyordu. Uykulu bir şekilde telefonu açtım
*Uykulu ve esner bir tonla* "Alo…Kimsin-"
Cümlemi tamamlamam kalmadan endişeli bir kadının sesini duydum
"Berwick sensin değil mi? Lütfen Sen olduğunu söyle"
Kafam karışık ve durumun ciddiyetini kavramış bir şekilde yataktan kalktım
"Evet buyurun, bir şey mi oldu? Siz kimsiniz?"
Kadın bana ulaştığı için rahatlamış görünüyordu fakat endişesi hala devam ediyordu
"Çok şükür…Şey ben Lisandranın Annesiyim. Lisandradan haber alamadım da hala eve gelmedi, bir ihtimal sizde mi konaklıyor diye sormak istedim."
Olayı kavrayınca kanım dondu. Nasıl ya? Kendisiyle zaten en son trenden inmiştik ve evinin yolunu tutmuştu nereden baksan 4 saat geçmiş aradan, evi her ne kadar benimkinden uzak olsa da şimdiye kadar evde olması gerekiyordu. Annesi sessizliğimi 'alo orada mısın' diyerek bozmaya başladı… Annesini endişelendirmek istemem. Onu bulana kadar yalan söylemekten başka bir seçeneğim yok gibi.
"Şey evet, Merak etmeyin bugün ki olayda onu korudum çok şükür kendisinde bir şey yok, eve geldiği gibi ablam kendisiyle ilgilendi de yorulmuş olmalı yemekten sonra hemen uyuyuverdi. Telefon içinse herhalde o kadar fazla müzik dinledi ki telefonunun şarjını bitirmiş olabilir, endişe etmenize gerek yok. Yarın size haber etmediği için onu bir güzel azarlarım."
Lisanın annesi rahatlamış bir şekilde oh çekti, şimdilik yemi yutmuş sayılır.
"Anladım, Çok teşekkür ederim, Lisandra bazen düşünmeden hareket edebiliyor, umarım size sorun çıkarmamıştır, İyi geceler diliyorum Berwick, umarım bir gün lisandrayla birlikte bizim evimize de uğrarsın."
*Hafifçe sırıttım, ve hafif bir tonla* "Kesinlikle öyle birisi, Bende iyi geceler diliyorum ve teklifiniz için teşekkür ederim. Gelmeyi iple çekiyorum."
"Bizde öyle, görüşürüz"
Telefon kapandıktan sonra bir anda ciddiyete bindim ve üstümü hızlıca değiştirmeye başladım, Lisa… Nereye kayboldun acaba?
BÖLÜM 2 NİN SONU...